19 Nisan 2014 Cumartesi

Denizin Hikayesi




Romanlarda,hikayelerde beni içine çeken kurgu ve konudan çok anlatım dilidir.

-Sana bir sormak yönetmek istiyorum.
-Evet,seni dinliyorum.Neymiş soru merak ettim doğrusu.
-Biraz sabırlı ol lütfen.
-Pekala

Yukarıdaki tipik bir kitap diyaloğudur. Bana asla samimi gelmez.Gelmez çünkü günlük hayatta ben böyle konuşmam.

Denizin Hikayesi kitabın kahramanı ,"Bilmeyi istemediği her şeyi öğrenen ben" diyen Mahur'un iç sesi olarak kurgulanmış.

Abartısız zenginlikteki dili ve bolca kullandığı benzetmeleriyle( Filme başlarken başrol oyuncusuydum,finalde kaybeden tuvaletçi teyzeyim) hikayenin içine kolayca girmek mümkün.

Mahur'un gelgitleri , pişmanlığını düşünürken yeni bir pişmanlığa yola çıkışı ,çocuğuna sevgisini anlatışı ,karnında kelebeklerin sık sık uçmasına engel olamayışı...Hepsinin samimiyeti ve masumiyeti hissedilebiliyor .

Sadece bir cümle "Kahve yapayım mı ?" bazen çok derin bir çaresizliği anlatabiliyor. (Kahvesini hazırlayayım. Aramızda kalan,içi dolu bir kahve fincanıyla sağlanan birkaç saniyelik sessiz bir iletişim.İlk yudumda sırtını dönerek biten...)


Dilara Hanım'in kırık hediye biblosu ile verdiği mesaj , Mahur'un tüm parasıyla aldığı DVD'yi sevgilisinin açmayıp bir köşeye bırakışı, Ömer Bey'in evindeki densiz sorusu, kitaplığımıza dizdiğimiz onlarca kitabı sadece kapağı ve isminden ötürü almamız , çizgi romanların hedef kitlesinin sadece erkekler olması gibi atlanmayacak hoş detaylar  bol bol karşımıza çıkıyor.

Neşe Açıker'in onlarca  gazete ve dergi yazısını okudum,hatta beraber kitap yazdım.

Kitabı bitirdiğim anda ona söylediğimi buraya da yazayım : bu kadar güçlü yazabildiğini bilmiyordum !

Meğer onun coştuğu yer Edebiyatmış...



Kitabı satın alayım diyenler için : http://www.dr.com.tr/Kitap/Denizin-Hikayesi/Dilek-Nese-Aciker/Edebiyat/Turk-Oyku/urunno=0000000590623