28 Eylül 2015 Pazartesi

Hakem, Şans ve Bir Kitap

Türkiye'de hakem, dünyada futbol şansı düzeltemeyeceğiniz bir faktör ama Fenerbahçe'nin kendi içinde düzeltebilecekleri çok !

Sırasıyla gidelim. 

Özkahya ekibiyle beraber yeteneksizlik ve art niyet konusunda master tezlerini verdiler.

Türkiye'de yeteneksiz ve vasat hakemlerin mesleğe devam etmesinin hatta yükselmesinin önünde hiçbir engel yok !  Türk hakemliğinde herkes bir gün elit olabilir. 

Halis Özkahya olmayan bir olayı olmuş gibi "bana tükürdü" diye raporuna yazmış ama ısrarla mesleğe devam ettirilen ve ısrarla da hatalar yapan bir hakem. 

Ersan'ın kırmızı kart ısrarına direnci, Beşiktaş'ın ilk golünde atlanan(!) ofsayt ve son golünde görülemeyen(!) faul, Bir Fenerbahçe bir de Beşiktaş atağının hatalı ofsayt kararı ile kesilmesi, Beşiktaş lehine bir penaltının güme gitmesi, Şener ve Markoviç'e yapılan faullerden birine kart çıkmaması diğerine faul bile verilmemesi, maçın uzatma anlarında Fenerbahçe ataktayken maçın bitirilmesi, Robin Van Persie'nin istediğim yerde ısınırım tavrına "iyi peki öyle olsun" demeleri. İlginçtir ekibin tek doğru karar Volkan'ın çizgiyi geçmeyen topu ! 

Peki, Fenerabahçe her maç "hakemi de yendik" deme zorunda mı ? Mevcut şartlarda maalesef evet. Çözüm için maç sonunda konuşmak yeterli olsaydı hayat çok kolay olurdu...

Top da seni sevecek

Fernandao'nun uçarak vurduğu kafanın kaleciden, Robin Van Persie'nin direkten ve sonra ayağından çıkan topları için şansızlıktan başka bir açıklama olamaz. Çözümü var mı ? Elbette. Daha fazla denersen şansızlığı yenersin.

Forma Adaleti ve Takıma Hakimiyet

Derbiye iyi başlayan, pozisyon bulan Fenerbahçe golü bulan ise Beşiktaş oldu. Yukarıda yazdık, ilk gol ofsayt ama boy ortalaması en yüksek stoperlere sahip Fenerbahçe'nin bu kadar kafa topu vermesi ve sezon başında bu bölgeye takviye yapılmayıp "idare ederler" denmesi akıl alır gibi değil. 

Raul bir maçlık inisiyatif alma dönemini sona erdirip amirine sormadan iş yapmayan devlet memuru vasatlığına geri dönmüş durumda ve 90 dakika sahada. Yazık... 

Caner ligin en kıymetli oyuncularından. Sakat olamadığı her maçta oynatırım diyenlerdenim. Ancak Hasan Ali Kaldırım "bu formayı hak etmek için daha ne yapayım ?" demişse haklıdır. 

Hocanın şu kitabı mutlaka ama mutlaka okuması gerek:

Bir kitap okudum hayatım değişti- Pereira (İnşallah)
Okudum diyorsa çaresiz "önümüzdeki maçlara bakacağız"

Antrenör tercihi ile inat arasındaki ince çizgide kaybeden Fenerbahçe olur.

2010-11 sezonunu şampiyonluğu 1 gol farkla belli oldu ! Fenerbahçe ikinci yarıdaki maçta Beşiktaş'ı 2 farklı yenebilir mi ? Mümkün. O halde son dakikada Volkan'ın ileride ne işi var Pereira hocam ? 

Celtic maçı önemli bir futbol, Akihsar maçı önemli bir ciddiyet sınavı olacaktır. Ligde Fenerbahçe'nin Akhisar ile oynadığı son 3 maçı kaybettiğini hatırlatmaya gerek yok... 

21 Eylül 2015 Pazartesi

Forma Adaleti

Hocanın forma adaleti Fenerbahçe'nin bu yılki başarısında belirleyici olacak...Maça 1 saat kala kadrolar açıklandığında, telafisi olan ve de orta boy bir hezimet olan Molde maçının faturasının Caner'e kesilip Raul'a kesilmemiş olması bir çok Fenerbahçeli tarafından (ben dahil) " adaletsizlik" olarak yorumlandı.

Raul  Meireless geldiği günden beri en istekli ve üretken maçlarından birini oynarken, Caner'in yerine oynayan Hasan Ali Kaldırım da müthiş bir performans ortaya koydu ve her ikisi de "hoca bizi tercih etmekte haklı" dedirtti. Bize de hatamızı kabul ve hocayı tebrik etmek düştü...

Maça kaleciler ısınmak için çıktığında statta olmam gerekir diye düşünmüştüm. Görmek istediğim bir an vardı ve yakaladım. Bursaspor kalecileri çıktığında okul açık Mert Günok'u alkışladı, o da tribünleri. Ne tribünler ne de Mert beni yanıltmadılar. Bir gün Fenerbahçe'ye dönmeyi hedeflerin en büyüğü olarak seçip, ezeli rakibe gitmeyen Mert'e yürekten başarılar...

Nefis bir görüntü vardır. Tribünlerde oturan adamlar, bir oyuncu topu ayağına alıp ilerlemeye başlayınca yavaş yavaş ayağa kalkarlar. İlk ayağa kalkış bu çabaya değmişse ikincide top o adamın ayağına gelince kalkarlar. Lazar Markoviç bir süredir eksikliği hissedilen bu görüntüyü geri getirdi. Nani'nin önüne bıraktığı top ve Nani'nin ayak içi vuruşu Fenerbahçe'nin bu yıl göstereceği umut edilen kalitenin fragmanıydı...

Kaliteden konu açılmışken, ortalamayı çok düşüren, başarıları riske etme potansiyeline sahip iki isimden bahsetmek gerek: Alves ve Kadlec. Sözleşmeleri sezon sonu bitmiş olsaydı yenilenir miydi ? Bence de ! Verilen pozisyonlarda ve Bursaspor'un golünde önemli roller üstlendiler.

Nefis bir görüntü ve his daha vardır. Kenardan bir oyuncunun ısınan gruptan saha kenarına gelmesi üzerine çıkan uğultu ve alkış. Robin Van Persie de o hisleri uyandırarak geldi. Sakince oyuna girdi, Hasan Ali topu çizgide durdurdu, Bursaspor'un golünde timsah başı olan Sercan'ı saha dışına yolladı, Robin sakince direk dibine vurdu...

Oyun biterken Alper mi Volkan mı oyuna girer diye düşünülürken Pereira oyuna Uygar Mert'i aldı. Uygar Mert o kısacık sürede yapılması gerekenlerin tamamını yaparken bir üst sınıfa gözlerini diktiğini belli etti...

Bir yıldız doğuyor olabilir. Neden olmasın ?
Şener ve Fernandao durağan bir maç çıkardılar. Ozan ve Mehmet Topal görevlerini eksiksiz yaptılar. Ozan'a iyi veya kötü yorum getirirken 21 yaşından gün almakta olduğunu unutmamak gerek. Volkan'ın performansı kadar gol sevincinde Fabiano'ya sarılması da güzeldi.

Barış Şimşek için fazla söze gerek yok, fırsat verilince kalitesini ortaya koydu.

Pereira tüm tercihlerinde haklı çıktı.
Lider yoluna devam etti.
Bu yazıdaki bilgilerin sağlaması Fenerbahçe Yandex kullanarak yapıldı.


14 Eylül 2015 Pazartesi

Caner Övgüsü

Çocukların oynadığı bir oyun vardır. İki çocuk birbirlerinin gözüne bakarlar, ilk gözünü kırpan kaybeder. Kasımpaşa-Fenerbahçe maçında da fiziki direnci ilk düşen kaybedecekti. İlginçtir, ikisinin de düşmedi ama kazanan kalitesiyle Fenerbahçe oldu.

Devre biterken tuvalete gidenlere inat Fenerbahçe yine o dakikalarda golü buldu. Korner atışında rakibinin yaka paça tutuşu ile düşmeyip (düşse oyun kurallarına göre penaltı, Türkiye ve bilhassa Fenerbahçe şartlarına göre devamdı. ) golü atan Rocky de Souza ile Fenerbahçe öne geçti.

Mehmet Topal- Kadlec ikilisi sezon başından beri defansta yer alan permütasyonların en güven vereni oldu. Oldu ama Mehmet Topal'ın yeri boş kaldı. Diego'nun yokluğu hiç hissedilmezken, bisikletle Türkiye turuna çıkmış turist tadındaki Raul'un varlığı da hissedilmedi.

Rıdvan Dilmen ve Milan Rapajc'ten sonra 8 numara ilk defa dolacak gibi gözüküyor. Ozan Tufan'ın yeteneği istikrarı da yanına eklerse sezonun en iyi transferi değil en büyük yatırımı olur !

Veysel Sarı kırımızı kart ile saha dışına çıkarken onu teselli eden Caner Erin oldu. Çok değil 3 sezon önce onun yüzünden haksız oyundan atılan Caner... Dikkatli gözler, iki takım futbolcuları ellerinde "teröre karşı birlikteyiz" pankartıyla maça çıkarken Caner ve Veysel'in arka arkaya olduğunu da görmüştür. Futbolda kin ve öfke, kızışmış tribünleri o an için sevindirir. "Helal olsun, adam da bizim gibi" dedirtir ama acısı sonradan çıkar. Hayatta, siyasette de böyledir...



Caner Erkin Fenerbahçe'nin sol beki ama aslında oyun kurucusu, gaz pedalı gibi oynuyor. Bazen basit bir taç kararına anlamsızca itiraz ediyor, el kol hareketi yapıp sarı kart görüyor... Bazen de haksız verilen frikik atışını auta atıyor, oyundan atılan rakibi teselli ediyor... Caner'de cevherler çok, görmek ve işlemek gerek.

"haklısınız, benim gibi kaliteli oyuncuya o el kol hareketleri yakışmıyor"
Fenerbahçe'nin hucum hattı bu maç izin yaptı. Kornerler asist olmaz diyenler de var ama bence Nani izin gününde asist yaptı !

İyi oynamadığın maçtan alınan 3 puan ile iyi oynadığın maçtan alınan 3 puan arasında fark yoktur.Binaenaleyh 3 puan iyidir.