15 Şubat 2015 Pazar

Alışkanlıklar

Fenerbahçe'nin lig tarihinde Gaziantep'e 5.defa 5 gol atıyor (bir defa da 5 yemişti !)
Ama önce bir gece öncesine, Abdi İpekçi salonuna gidelim.

Spor Sergi'den sonra Türk basketbolunun mabedi olan Abdi İpekçi'yi maç olmayan bir günde gezerseniz aslında salonun ne kadar kullanışlı yapıldığını görüp, maç günleri giriş çıkışın nasıl bir beceriksizlik ve umursamazlık sonucu işkenceye döndüğünü daha rahat anlarsınız.

Hele Anadolu Efes ev sahibi ve Fenerbahçe misafir takımsa 3 büyük engel sizi bekler.

Birincisi, Fenerbahçe taraftarı tek bir kapıdan içeri alınır. Bazen üzerinde sarı lacivert bir atkı, forma olan biletli seyirci içeri alınmaz ve otoparkın orada bir soyunma odası ve vestiyer varmış gibi "git bunu çıkar gel" denir. Sarı lacivert bir gömlek ile maça gelmiş 60 yaşında bir amca veya babasının yanında üzerinde sarı lacivert atkı bulunan 7 yaşında bir çocuk içeri girmişse Efes tarafında oturtulmaz ve zorla yerinden kaldırılır.

İkincisi, maç başlayana kadar müzik sisteminin ses göstergesi en yükseğe getirilir ki misafir takımın sesi gelmesin. Hatta bu durum mola ve devre aralarında tutkuyla devam ettirilir.

Üçüncüsü, maç çıkışı Fenerbahçe taraftarı 30-45 dakika içeride bekletilir. Sabırlar taşar, çıkışta izdiham olur, polis müdahale eder.görüşü

Üç engelinde yaşandığını Cuma gecesinde Fenerbahçe 4.periyottaki akıllı ve biraz da şanslı oyunu ile 77-71'lik bir galibiyet çıkardı. Felaket bir faul yüzdesi ve  uzunların faul problemine rağmen Sarı Kanaryalar'a maçı getiren bir başka faktör de büyük üstat  Ivkoviç'in son bölümde elleri sıcak Perperoglou ve Heurtel'i fazlaca yanında oturtmasıydı.

Maçı siestayla geçiren Zizis'in sirtaki üçlüğü ( gerçi akabinde bir çuval inciri berbat edebilirdi), İşte ben bunun için varım diyen Goudelock'ın üçlüğü (savunma mı ? o da ne ?)  ve hiç beklenmeyen, kesin kaçırır denen (misal ben) Hickman'ın 2 x 2 faulleri, Emir'in savunması, Bjelica'nın basketbol yeteneği ve aklı ile maçın son 2 dakikası oynandı. Saydığımız isimlerin çokluğu yavaş yavaş bir takım oyununu olduğunu gösterebilir mi ? Evet !

NBA'ye gitmeme ihtimalini sevdik (Fotoğraf Tolga Ferhatoğlu)
Yıllarca libero kovalayıp sonunda Müjdat'a formayı teslim eden futbol takımı gibi basketbolda da oyun kurucular gelip gidiyor, hiç birisi bir Emir aklıyla ve fedakarlığıyla iş yapamıyor. Bir de itiraf, Jan Vesely beklenmedik derecede katkı yapıyor.

Yönetim istifa, diktatör Aziz, hırsız Aziz sloganlarıyla takıma destek(!) veren, köy düğünü havasını yakalayıp kendini eğlendiren, saha içindeki ilgisiz kişilerin üstüne maytap atan oldukça da kalabalık grup da Cuma gecesi maçtaydı. Onların içinde bu galibiyete sevinmeyenler olmuş mudur ? İnşallah olmamıştır ! Sağlıklı Fenerbahçelilere gelince, Top 8 yolunda formda bir Efes'ten alınan galibiyetinin önemini iyi bilirler, ve onlar çok da iyi  destek verdiler.

Gaziantep'ten gol haberleri var !

"Artık yaşlandı,niye İsmail hoca bu adamı oynatıyor anlayamıyorum" denen Kuyt anlatmak için bir pas verdi. Topu kontrol ederken sorunlar yaşayan Emenike kontrolsüzlük iyidir diye gelişine vurdu ve Fenerbahçe zorlu deplasmanda 1-0 öne geçti.

Diego'nun çok verimsiz hücum performansının yanına çok etkisiz savunma performansı da eklenince Fenerbahçe adeta bir kişi eksik oynadı. Sakatlıktan yeni çıkan Egemen ve Mehmet Topal da bir sezonda yapmadıkları kadar bireysel hata yapınca Gaziantepspor bol pozisyon buldu, kabul edelim şansız bir ilk yarı oynadılar (Tabii ilk yarı 5-1 biterdi sözü çok abartılı oldu, "Allah belanızı versin" sözü bir teknik adama yakışmadı Bknz: Okan Buruk)

İkinci yarıya başlarken "bu takımda işi yok" denen Selçuk da işi olduğunu gösterir bir 45 dakika oynadı. Fenerbahçe'nin tamamı asistli 4 golü seyredenleri Fenerbahçeli ise sevindirirken, değilse düşündürdü...

Alper Potuk'un penaltı pozisyonu maç 0-0 gitse verilmeyecek, Gökhan Süzen'in yere düşen Alper'i topla vurması skor 6-0 olsa atlanmayacak cinstendi. Caner ve Sow'un  formu yükselme eğilimine devam ederse, Emre top toplayıcı çocuğa küfür etmek gibi akıllara gelmeyen bir iş yapmadan formasını sezon sonuna kadar bırakmazsa, Volkan susma orucuna girerse Fenerbahçe için işler kolaylaşır.

Geçen hafta 0-0, bu hafta da 5-0 aldatmasın dersek "neye inanacağız?" sorusu akla geliyor. Futbolda sezon sonu her takım "hakemler 20 puanımızı çaldı, çok şansız puanlar kaybettik" diyor, kazanmayı bilene kupa veriliyor.

Fenerbahçe ligdeki son 9 maçının 8 tanesini kazanırken 20 gol atıp 2 gol yemiş. Ligde an itibariyle en iyi averaja sahip takım. Geçen yılki kazanma alışkanlığı devam ediyorsa bunun baş mimarı olan İsmail Kartal hocaya alkışlarını göndermek her akil Fenerbahçe taraftarının görevidir.


Fenerbahçe'de bazı alışkanlıklar vardır.

Teknik direktörler görevdeyken beğenilmez.
"Tamam iyi bir Fenerbahçeli olabilir ama iyi bir hoca değil" denir.
Galibiyetler bol gollü değilse tatmin olunmaz.
En şiddetli eleştiri en iyi sevgi yolu olarak görülür.
İkincilik travma olarak görülür (öyledir de !)

Ülke geneline gidersek.
Bir başka alışkanlık olarak da 15 yıldır zirveye oynayan takımın adı değişmez, rakipleri değişir...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder