9 Mayıs 2015 Cumartesi

Ziya Atlet

Fenerbahçe 100.yılını kutlarken kongrede üyelerine birer almanak hediye etti. Tüm üyelerin isimleri, fotoğrafları, meslekleri, doğum ve üyelik tarihleri olan bu almanak 3 ciltti ve herkese sadece yer aldığı cilt verildi. Ben 3.ciltte yer alıyordum, 2.cildi Kadıköy'den bir sahaftan almış, 1.cildi bulamamıştım. Bazen, kimler üyemizmiş diye bakarım. Bu almanak içinde kısa tarihi notlar da var.

1930'da (bazı kaynaklara göre 1933) yılında Fenerbahçe'nin genç ve başarılı atletlerinden Ziya Atlet 800 metrede Galatasaray'ın ünlü ve hiç geçilmemiş atleti Ömer Besim Koşalay'ı hem İstanbul hem de Türkiye şampiyonasında geçip "şampiyon" oluyor. Ziya Atlet 400 metre engellinin ilk Türkiye şampiyonu, 1930'da 4x100 balkan üçüncüsü takımda yarışmış, 1933'de de 400m engellide Balkanlarda bronz almış.

28 Temmuz 1933'de Fenerbahçe Atletizm takımı Beyoğluspor ile karşılaşacak. Fenerbahçeli atletlerden bir tanesi de Ziya Atlet.  Ziya Atlet, Beyoğluspor ikili müsabakası öncesi "rakip çok güçlü, yenileceğiz" diyerek yarışmaya gelmiyor. Bazı kaynaklara göre bu ikili yarışmaya aynı gerekçeyle itiraz ediyor. Dedik ya, itiraz eden veya gelmeyen şampiyon bir atlet ! Fenerbahçe kulübü "Fenerbahçe'ye zayıf rakip arayan yarışçılar değil, güçlü ve çetin rakiplerden çekinmeyen yarışçılar yaraşır" diye tarihi bir bildiri yayınlayıp şampiyon atletin kulüple ilişkisini kesiyor.
...
...
Fenerbahçe Sivas'ta ! Türkiye'nin 1 numarası Volkan'ın gol obezitesi maalesef devam ediyor. Ancak Fenerbahçe yenik duruma düşse de kazanıyor. "Aman canım, Balıkesir ve Sivas. Bunları da yeniverelim bir zahmet diyenler" bir yerde haklı. Yenivermek gerek... Akhisar, Gençlerbirliği, Konya vs hepsini yenmek gerek. Geçen yılki gibi bugünlere şampiyon girmek gerek...Doğru geçen yıla göre daha temposuz bir futbol bizi tv başında ve stadyumda karşılıyor. Gol pozisyonlarının, kaleye çekilen şutların çokluğu değil sonucu önemli. İsmail Kartal başarılı veya başarısız, yeterli veya yetersiz ama Mahmut Uslu bile hoca sıfatını unutup "İsmail" diyor hocaya. Sağ olsun Aziz Yıldırım'ın zaten hocalar için literatür bozan sözleri var. İsmail Hoca Galatasaray maçında "haddimizi bilerek oynadık" deyiveriyor, bazen çıkıp 1 puana sevinelim diyor vs vs

Fenerbahçe geçen sezonun sadece 1 puan gerisinde. Doğru, her sezonun ayrı bir hikayesi var ve rakipler bu sezon daha iyiler. "Ah o geçen yıl son ana kadar maçları bırakmayan" dediğimiz takım bu yıl 9 maçı son 10 dakikada çeviriyor ve bunu "eh biraz da şanslıyız" diye açıklamak komik kaçıyor ama olabilir öyle de düşünebiliriz. Nasıl baktığımız önemli zaten...Düşünceler, hisler farklı olabilir, yeter ki gerekçesi ne olursa olsun "yenilelim" dememek...

Sivas'da kritik maçta, koca bir ilk yarı boşa gidiyor. Batuhan'ın sürüklediği (!) Sivasspor 2 gol buluyor. Diego bu hafta da "trailler olarak gelip"  gol buluyor. Devre 2-1 ev sahibi takım lehine bitiyor. Fenerbahçe için tamam veya devam için bir 45 dakika var.

Kazanılacak adam Emenike maçın kazanılması adına oyundan çıkıyor. Abartmayı sevenlerin 36 yaşında dediği, okuma yazma bilenlerin 33 bitti 34'den gün alıyor diye düzelttiği, futbol zekası yüksek, sahada 'her şey dahil' sisteminde her hizmeti veren Webo giriyor. Evet, Webo sonradan da girebilir ama Emenike yerine biraz zeki, biraz futbolu bilen bir adam takımı Skoda Favorit görünümünden kurtarıyor.

Yürek bu armanın altındadır !
Sezon sonunda şampiyonluk geldiğinde 'katkısı tartışılmaz' diye beni yazsınlar diyen Caner, her zaman her yerde en büyük Fenerbahçe sloganından etkilenip her yerde her işi yapan Mehmet Topal, Billur Tuz reklamı gibi topu ayağına alınca "akar akar akar" dedirten Alper,  sakatlıklar sonrası kendine gelmek için belki de eski maçlarını seyreden Gökhan Gönül ve bu sezon gol rekorumu kıracağım diyen Sow da işin içine girince Fenerbahçe ikinci yarıdaki o mücadelesini ortaya koyuyor.

Alex'in koşanı denen Diego kalitede yaklaşamasa da koşmak anlamında elinden geleni yapıyor. Bu sistemde oynar oynamaz ayrı mesele (oynamaz ) ama her maç en çok koşan olacağım diye Kuyt'un tahtına oynuyor !

2-3'lük skor 2-3 kişin haricinde herkes tarafından hak edilen bir netice olarak kabul olacaktır. İsmail Hoca olmasa 2-5 olurdu diyene de 3 golün hesabını soramayız, olurdu tabii demek en iyisi...

Son düzlüğe iç kulvardan 3.sırada giren Fenerbahçe için hedef kalan maçları kazanmak ! 6 galibiyet 2 kupa getirebilir. Bir tane de hazır alınmışı var. 3 kupayla sezon biter. 6 galibiyet sadece 2 kupa da getirebilir,ona o zaman bakılır... Lakin şu Emenike ısrarından vazgeçmekte fayda var. Futbol bu, belki 6 maçta 6 gol de atabilir ama ısrar da ısrar etmemeli. Teklif var, ısrar yok. Fenerbahçe 3 kupayı da alsa İsmail Hoca'ya da muhtemelen yeni bir teklif yok. Emeği çok mu az mı bilinmez, çoksa o durumu seneye anlarız ! Bizde başarı hikayeleri ancak iş işten geçince yazılır...

Ziya Atlet'in hikayesiyle başlamıştı yazı. Fenerbahçe o ünlü atletinin kulüple ilişiğini Beyoğluspor maçı öncesi kesmiş demiştik. O maç ne olmuş diye merak eden vardır. 70-40 bitmiş, Fenerbahçe kazanmış...


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder