6 Şubat 2017 Pazartesi

Fenerbahçe'yi tanı ama kızdırma

Halit Umut Meler Fenerbahçe-Gençlerbirliği maçının 10.dakikasında İsmail Köybaşı'nı hatalı bir karar ile atmasa belki de bu eşleşme olmayacaktı...Kısmet.

1983'den beri kupada 14 maçta rakibine galibiyet imkanı tanımayan Beşiktaş kendi evindeki bu maçın favorisi olarak görülüyordu ve görenler haklıydı. 

İslam Çupi'nin güzel bir sözü var "Fenerbahçe'yi tanı ama kızdırma" diyor.

Kulübün kısa dönem hafızası dahi bir futbol takımının hatta bir spor kulübünün başına gelemeyecek gerginlikler ile dolu. Bu gerginlikler ile çok şey kaybetti Fenerbahçe ama... İşte amadan sonrasında anlatılacak çok hikaye de yazdı. 

Rakip teknik veya akil adam olsam "ne yaparsanız yapın bunları kızdırmayın" derdim. İşte 7 gün önce 3 farklı kazanan Kayserispor örneği...

Beklentilerin tersine sahaya istediği atak futbolu sergileyemeden başladı Sarı Kanaryalar... Belki de Beşiktaş izin vermedi. Yine de Lens'in ayağından açılan top 10cm geride kalsa derbiye gol ile başlayan Fenerbahçe olurdu. Beşiktaş Babel ve Querasma ile tehlikeli, Talisca ile etkili oldu. 

Kadıköy'de Lens'e uçarak girip atılmayan Tosic hakkını bu maçta kullanmak istedi. Gerçi pişman olmuş olmalı, yeni bir Cemal Nalga-Tufan hikayesiyle kılık değiştirip maçı yandan izledi.

Ali Palabıyık dört dörtlük bir maç yönetti. Volkan'ın  karnının Marcelo'nun dirseğine çarpmasına kanmadı. Lens'in attığı golde hepimizin mahalleden bildiği "oğlum kaleci kalesine geçsin, oyun öyle başlayın" ilkesine sadık kaldı. Haftalardır forma şansı bulamayan Aras'ın da oyuna katılımına izin verdi. Kendi sahasından çıkıp gelen Josef'in yetkisi dışında işlere karışmasına izin vermeyip ofsayt düdüğünü çaldı. 

Kanat oyuncusu diye alınıp asist makinesi çıkan Lens yine boş durmadı. Gol Robin Van Persie'ye yakıştı. Yakışmayanları izleyince kendi anlayacaktır... 

Bir hikaye anlatalım. Robin Van Persie'nin Arsenal'daki ilk sezonu. Southampton deplasmanındalar. İlk yarının son dakikasında rakip 10 kişi kalıyor ve Arsenal 1-0 öne geçiyor. Devre arası soyunma odasında Arsene Wenger "Hakem bizden de birini atmak isteyecektir, Robin sarı kartın var dikkat et. İlk aday sensin" mealinde uyarıda bulunuyor. Robin da "tamam" diyor. Tamam diyor ama 52'de ikinci sarı kartı görüp atılıyor. Üstüne Southampton  bir gol atıyor ve maç 1-1 bitiyor. Biyografisinde Robin Van Persie " Maçtan sonra Arsene Wenger'den sağlam bir fırça yiyeceğimi düşündüm" diyor ama Fransız hoca ağzını açmıyor. Bir gün, iki gün, üç gün hiç bir şey söylemiyor sonra yanına çağırıyor Robin'i ve "büyük futbolcu olmak istiyorsan yapman gereken bir şey var" diyor ve susuyor. Hollandalı "nedir?" diye sorarak tuzağa düşüyor... "Onu sen bulacaksın" diyen Wenger uzaklaşıyor. Van Persie "eğer bana şunu yap bunu yap dese dinlerdim ama bir iki hafta içinde unutabilirdim. Ama düşün deyince iş farklılaştı hayat boyu yapmam gerekenler olduğunu anladım" diyor...Hikayeyi uzatmayayım, düşünüp "daha çok çalışmaya, ilave antrenman yapmaya karar veriyor" Advoocat ile konuşacaklardır.

Laf hocalardan açılmışken.

2011-12 Türkiye Kupası finali devre arasından bir fotoğraf koyalım.



Dünkü maçtan da devre arası bir fotoğraf koyalım ve Arsene Wenger gibi ortak ismi bulmayı okuyana bırakalım.


Alper ve maçın adamı Josef'i  bu maçtaki özverileri için kutlamak gerek. Sakin kaldıkları için de Kjaer başta tüm takımı. Beşiktaş'ı yenmek, hem de sahasında hiç kolay iş değil. Talisca çıkmasaydı daha da zor olurdu. Ama pardon bu hafta "hakem konuşulur"  

Fenerbahçe Beşiktaş'a karşı seriyi kırdı. 
Moral olarak turdan fazlasını kazandı. 
"Üst akıl" olarak bir kez daha büyük maçları kolay kaybetmiyorum dedi. 

Kupa özelinden konuşursak, sanki TFF yetkilileri dünya üzerindeki kupa uygulamalarını çift maç, tek maç, grup  masaya yatırıp tartışmaya başlamışlar. Öğle paydosu yaklaşınca da "seçmek zor, hepsinden karışık yapalım" demişler. Kupa'da 7. maçından sonra ancak çeyrek finale çıkabiliyorsun ! 

Kupa şampiyonluğu bir gece kutlanır, Lig şampiyonluklar ömür boyu hatırlanır. 
Yine de benim görüşüm sabit, katılıyorsan kupayı almak için elinden geleni yapacaksın. Fenerbahçe'yi de tanıyacak ama kızdırmayacaksın...

3 yorum:

  1. Elinize sağlık. Çok güzel bir yazı olmuş.

    YanıtlaSil
  2. Emeğinize sağlık olsun Bozkurt Abi. Çok güzel yazmışsın. Yazınıza eleştiri isterseniz bende Köşe Yazarlığı yapıyorum. Bu yüzden yazıma eleştiriyi pek sevmem. Sizin bence artı yönünüz olan Fenerbahçe Tarihi maçlarından söz etmeniz ve Yabancı oyuncuların geçmişinde ki maçlarından ve Teknik Direktörlerinden örnekler vererek açıklamalı yazmanız. Yazınızın içeriğinin Zenginliğini gösteriyor.Bunun yanında normal Spor okurlarını belki bu zengin içeriğiniz ters tepip itebilir. Sebebi halkımız genel olarak okuduğu yazıdan Kısa ve Mikro ( Sadece oynanan Maç için ) içerik bekler.Siz doğrusunu yapmışsınız. Bunun yanında zengin içeriğiniz bazı okuyuculara fazla gelebilir. Ben yazınızı beğendim. Yanlış anlamayın genel bir görüş belirttim. Elinize ve kaleminize sağlık olsun. Selamlar.

    YanıtlaSil
  3. Harika olmuş. Kalemine sağlık Bozkurt K.Yılmaz.

    YanıtlaSil