5 Ekim 2014 Pazar

Bir bayram anısının tozunu alıyorum ve

Bir bayram anısının tozunu alıyoruz ve...

Onur Kütük'e ait çok anlamlı bir söz var "Ankara'nın bebeleri Fenerbahçe'yi görmeden büyürler" Hele televizyonda maç yayınlarının TRT'nin insafına kaldığı,yaşadığınız şehirde Fenerbahçe'ye evsahipliği yapacak bir 1.lig takımın olmadığı yıllarda...

O şehirlerin çocukları için Bayram ve Sömestır tatilleri İstanbul'daki akrabaları ziyaret ve Fenerbahçe'yi görme fırsatı demekti. Aşmanız gereken 3 engel vardı.

1) İstanbul'a geldiğinizde Fenerbahçe'nin bir iç saha maça olmalı. Şubat tatilleri en uygun zaman gibi gözükse dahi çoğu zaman liglerin devre arasına denk gelirdi. Her sene geri gelen bayramlar ( çocukken bundan haberiniz yoktu) futbol sezonuna ve haftasonuna denk geliyorsa ilk aşama geçilmiş olurdu.

2) Sizi maça götürecek bir büyük olmalı. Bayram tatillerinin kavimler göçü gibi milyonları turist olarak yollara dökmediği yıllarda kırk yılda bir gelinen İstanbul'da geçirilecek 3-4 günde sizi elinizden tutup maça götürecek baba, amca, dayı gibi biri gerekirdi. Çoğu zaman 'çocuk heves etti, götüreyim bari' diyenler zaten dünden hazırdı.

3) Bilet bulunmalı. Maça gitmeyi keyif haline getiren tren, vapur yolculukları sonunda stadyuma gelince seyirci kapasitesinin en az 2 katı bir kalabalık sizi bekliyor olurdu. Anlaşılan İstanbul'da da maça gitmek için bayramı bekleyen bir kitle vardı ve hepsi oradaydı.
-İçeri nasıl gireceğiz ?
-Dur bakalım.

Çaresine bakılırdı ve girilirdi ( Maça girmek için o kadar para mı verdiniz ? Oraya kadar gitmişiz geri mi dönseydik ? Biraz daha üstüne koysan merdaneli çamaşır makinesi alırdık. Abartma hanım. Zaten tam otomatikleri çıkacakmış, merdaneli alınmaz...Sessizlik)

Bazen Alpaslan en önde çıkardı, bazen Selçuk sakince penaltı atardı bazen de çök çök çök diyen abiler bile Rıdvan'ın ayağına top gelince kalkarlardı. Yılına göre değişir...

Tesadüf veya zamanın kötüyü iyiye çevirme gücü. Aslında fark etmez, o maçları zor da olsa Fenerbahçe kazanırdı.
....
....

Yıllar sonra yine bir anının tozunu alacak bir baba " Bayramdı, İstanbul'a gitmiştik. Pasolig diye bir şey çıkarmışlardı. Stad boş ama bilet almak zor. Marmaray'dan çıktık stada nasıl gideceğiz diye sorduk. Kalabalığı takip et dediler. Stadın altındaki Fenerium'dan oğlana bir forma aldık, mavi olandan istedi. Bilet yerine bir kart verdiler hala saklarım. Maça 15 dakika kala içerideydik.

O yıllarda Webomuz vardı, müthiş kafa golleri vardı. O attı 1-0 öne geçtik. Tam ikiyi bulalım derken hakem bir penaltı uydurdu. O hakemin adı aklımda kalmadı ama bizi 2 veya 3 sene önce bir Beşiktaş maçında yaktığını hatırlıyorum. Skor oldu mu 1-1. Neyse toparlarız  derken hakem efendi bir de bizim stoperi oyundan attı ve devre arası oldu. Oğlan üzüldü. Bak oğlum, Fener 10 kişiyle çok maç çevirir dedim.

İkinci yarı kıran kırana bir maç oldu. Bizim teknik direktör Kuyt o zamanlar oyuncumuzdu, ayağı yarıldı ama gık demedi devam etti.


Sonra Musa Sow'un  golüyle 2-1 kazandık. Son dakikalarda defansımız çizgiden iki top çıkardı ama ömrümüzden ömür gitti. Çıkışta oğlana bir de kaşkol aldık. Haklıymışsın baba, 10 kişi aldık maçı dedi. Nasıl mutlu olduğumu anlatamam" diye anlatabilir.

Nesilden nesile geçer, Fenerbahçe bayramlarda üzmez.
İyi bayramlar.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder