21 Kasım 2016 Pazartesi

Yıllar geçiyor fark etmesen de

"2004 yılının yılbaşında ne yapıyordunuz ? 2013 kurban bayramı ? 2006'daki yaş gününüzde neredeydiniz ? Eşinize 2009'daki yaş gününde ne aldınız ?

Bu gibi sorulara biraz da şakın bir ifadeyle "nereden bileyim?" diyenlerin o 18 derbiyi karıştırmadan, golleri, pozisyonlarıyla saymaları hatta maç öncesi ne yediklerini, maçtan sonra kiminle mesajlaştıklarını hatırlaması garip gelebilir.
Önemlidir, gelmesin. 

Fenerbahçe için Galatasaray maçları bir meydan okumadır. Her Galatasaray galibiyetini ilk galibiyet gibi heyecanla kutlar Fenerbahçe ve ligler tarihinden gelip geçmiş hiçbir takımın galibiyet üstünlüğü kuramadığı bir şampiyondur ! 

Sarı Kanaryalar, "galibiyetleri" faks mesajları yerine 7.32 x 2.44 arasından geçecek topun kaderine bağlar, top bu istemediği zaman da olur...

Dün geceyse isteyen top değil tüm camiaydı...
..
..
Klasik cümledir "devre böyle bitecek derken" 

Aslında, Fenerbahçe hatasız ama çok da etkili olmayan bir ilk yarıyı tamamlıyordu.

Cüneyt Çakır da ikinci yarıda Tolga Ciğerci'yi atmak zorunda kalırsa, olayı dengeleyip Fenerbahçe'den de Skrtel'i atma planlarını yapmıştı.

Sonra birden bire şunlar oldu.
Alper önce Hakan Tecimer misali bir bilek hareketi yaptı.
Sonra Rebrov misali bir ara pası verdi.
Şener fırladı, bir sağ açık yumuşaklığındaki ayağıyla topu Robin v.Persie'ye yolladı.
Top, beklentilerin gerisinde kalan Premier League gol kralının da gerisinde kaldı ama dedik ya o bir kraldı. Vurdu ve sezonun en güçlü deparını attı...

Seni tutamazlar...

Tribündeki ortak kanıyla, Fethiye'deki evdeki, Mainz'daki kahvedeki aynıydı : gol tam zamanında geldi.

İkinci yarı Fenerbahçe haftalardır sürdürdüğü "hatasız oyun" sloganından ödün vermedi.

Alper ciğerlerini zorladı, tüm hava toplarına ribounda giren Dixon misali cesaretle yükseldi ve aldı. Verebileceği her şeyini sahanın her köşesine serpiştirdi. 

Hasan Ali ülkenin en iyi sol beki olmayı kafasına koymuş bir oyuncu ne yapması gerekiyorsa onu yaptı. 

Bruma Şener'e attığı her çalımdan sonra "bunun ikizi olabilir mi ?" şaşkınlığıyla Şener'i bir daha karşısında buldu. Şener mevkisinin ilk seçeneği olmasının yolunu çalışmak olarak gördü, yukarıda yazmıştık ama tekrarında fayda var: Robin Van Persie'yi de çok iyi gördü !

Simon ve Skrtel, yemin töreninde "havada, karada, denizde ve her yerde" diyen acemi er misali her yerdelerdi ama acemi değillerdi !

Josef de Souza soyadına uygun paslar attı, pres yaptı, penaltının asistine adını yazdırdı, uzak bir diyarda kahvesini içen Vitor Pereira'nın ilk kez olumlu anılmasını sağladı.

Volkan 'ne kavgam bitti ne sevdam' diye oyundan zaman zaman kopsa da bağlandığında Galatasaray defansını her anlamda rahatsız etti. Gol pozisyonlarındaysa şansızdı diyelim.

Sow Arabistan dönüşü rehavet aylarını geride bırakıp Fransa'dan geldiği günlerdeki diriliyle gollük paslar attı, rakip bekleri hücuma çıkmama konusunda kararlı hale getirdi. Volkan hat trick yapsa üç asist de Sow'dan gelecekti...

Robin v.Persie "gol krallığı önemli değil, önemli olan takımın şampiyonluğu" diyeceği günlere bir adım daha attı. 

Volkan Demirel Dostoyevski'nin  Karamazov Kardeşlerini okumaya başlasa ilk cildi yarılardı...
..
..
Advocaat'ın zekası ve duygusal zekasının oldukça yüksek olduğunu demeçlerinden anlıyorduk, futbol zekası ve kadro mühendisliği (!) konusunda da becerileri ortada. Futbolda sonuç önemli, sezon sonu önemli. Oraya kadar ne olur bilinmez ama en kötümser "Fener bu sene 8. olur" diyen Fenerbahçeli bile bugün hocanın hakkını veriyordur...

Çocuklar okula giyecekleri formalarını yataklarının yanına serip  yattılar.
Sabah İstanbul trafiğinde buğulu camlardan atkıyla bakan çocuklar, sarı lacivert kravatlı, formalı amcalarla selamlaştılar. 

1988-89 sezonun son günü İslam Çupi şöyle yazmıştı: 

" İstanbul’da hiçbir rakibi kalmamıştı Fenerbahçe’nin. Kendisi ile dövüşüyordu, kendisi ile sevişiyordu, kendisi ile gurur duyuyordu, kendisi ile deliriyordu Fenerbahçe. Yalnız bir en büyüktü Fenerbahçe İstanbul’da."

Öyle duygularla bir sabaha daha uyandı Fenerbahçeliler
Yıllar geçmiş, 18 yıl olmuştu.









Hiç yorum yok:

Yorum Gönder