28 Aralık 2014 Pazar

Golü de mi Mehmet Topal Atsın ?

İstanbul'un soğuk günlerinden biri.

Stadyuma uzak bir evde maça gitmek için yarım saattir dil döken bir çocuğun annesi sonunda pes edip "ne haliniz varsa görün ama yarın bana hastayım diye gelmeyin" derken kullandığı çoğul şahıs dikkatlerden kaçmıyor , çocuk dil dökerken sessiz kalan baba da bu serzenişten nasibini alıyordu...

Fenerbahçe Mersin İdman Yurdu maçında okul açık açıkta bırakılırsa tribünler bu ıssız sezonun en dolu günlerinden birini yaşadı.Sarı Kanaryalar da  futbol adına süreksiz ama iyi işler yapınca tribünler ilk defa oyuna dahil olmanın keyfini çıkardılar.

Fenerbahçe adına son 4 haftada yenen 1 gol bu kısır sezonun en önemli kazançlarından biri olarak not edilmeli.  

Forvete Sow'u diken Fenerbahçe maç boyu uzun toplarla rakibin arkasına sarkmayı denedi. Kuyt Servet'e bir çok pozisyonda üstünlük sağlarken Sow cömertlikte sınır tanımadı. Bu yazıda rahatlıkla Moussa Sow'un Fenerbahçe'nin 59 sonrasında lig maçlarında 4 gol atan 8. oyuncu olduğunu yazabilirdik...

Gökhan Gönül ,İstanbul-Konya arasının 3,5 saate indiren hızlı trene meydan okuyup , Mersin İY'nun solunda gitti geldi. Caner ise en güzel slalom gollerden birini atabilmek için iki defa girişimde bulunup ,diğer kanattaki meslektaşına  "gidip-gelme" konusunda destek verdi.

Orta sahada Emre ve Raul çalışkanlık ve verimlilik konusunda pekiyi aldılar. O eski halimden eser yok şimdi sinyali veren Alves kesici olarak lazer bıçak, futbol aklı olarak da Brezilyalı gibi hareket ettiği nadir maçlarından birini çıkarttı. Devam ederse, nadir lafını çıkartır, yine lafını ekleriz. Egemen içinse Allah nazardan korusun diyerek bir şey yazmayalım.

Alper Potuk ilkokul öğretmeninin  "oğlum hep dikine gidilmez " sözünü unutmamış .Maç içinde yan pasları iyi kullandı ,ara sıra da dikine gitti,her gidişinde tehlike yarattı. Yine ilkokul öğretmeninin söylediği "Evladım ,başladığın işi bitir" sözünü de dinleyip son vuruşlarda ilerlemek için bir adım atarsa Fenerbahçe iki adım atar !

Fenerbahçe adına sıkıntı ,hem de büyümeye aday sıkıntı , penaltı atma konusundaki kavga ve İsmail Kartal 'ın tek ıslıkla çözmesi gereken sorunun  Volkan'ın deparıyla çözüme kavuşması oldu.

Diego Ribas sorunsalına gelince,penaltı kaçar dert değil (Kezman'ın kaçırdığı hala uykuları kaçır o ayrı) ancak Diego güçsüz ! Güçsüz ve  dripling hızı, memleketin herhangi bir takımına karşı (Bayburt,Mersin vs) hala adam geçmeye yeterli değil.
Sarı-Lacivert saat dikkatlerden kaçmıyor.
Efsane çizgi film Dora'daki gibi "Run Diego Run (koş Diego koş)" komutuna uyuyor ama bu koşular yeterli olmuyor. Ümitsiz olmamak ama bu sezon için ona bel bağlamamak gerek. Kontratı uzun , sabretmek gerek .

Finali Mehmet Topal ile yapalım. Dün gece boş alanların tamamını TOKİ'den hızlı kapattı. Rakip atakları bazen tatlılıkla bazen futbol içi sertlikle kesti.Pas dağıtımında adil , pas almakta iştahlıydı. Fenerbahçe'nin, "en temiz olandan daha temiziz" ilkesinden yola çıkıp "en hızlı olandan daha hızlı" oldu. Bu kadar iş yaptıktan sonra "golü de o mu atsın ?"  diye yazmamıza da izin vermedi.

An itibariyle ülkenin en örnek sporcularından ve Fenerbahçe'nin son yıllardaki en verimli transferlerinden biri olması sebebiyle medyada beyaztv şaklabanlıkları kadar yer bulamıyor...
Mersin seyir zevki olarak fazla bir şey sunamazken , Saracoğlu'nda çokça başvurulan futbol çirkefliklerine hiç düşmeyerek alkış aldı. Tribünlerdeki bir avuç Mersin seyircisiyse" İstanbul'da bu kadar çok Tantunici var.Her birinden 1 kişi katılsa tribün dolardı.Acaba bu Tantuniciler gerçek değil mi ?" şüphesini akla getirdi...

Fenerbahçe liderliği geçici olarak alırken bunun kalıcı olup olmayacağını zaman gösterecek.

Dün gece annesinin "ne haliniz varsa görün" dediği çocuklar bugün ıhlamur içecek ,antibiyotiğe devam edecek. Demir gibi pazartesi sabahı okula hazır olacaklar...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder