4 Nisan 2016 Pazartesi

Limitleri Zorlamak

Nisan güneşi Maraton tribüne vurmaya başlamış...Ne güzel görüntüdür. Şampiyonluk stresi dolu maçları akla getirir.

Tek tip forma ve kaşkol giymiş Osmanlıspor seyircisi deplasman takım tribününü bu yıl ilk kez doldurmuş, hatta maç başında Fenerbahçe tribünleri ile Vatan San Canım Feda diye tezahürat yapıyorlar... İlk 11 açıklanıyor, Fenerbahçe gol vuruşu olan tek adam ile sahaya çıkıyor.

Osmanlıspor çok koşan dirençli bir takım. Mustafa Reşit Akçay'ın Kadıköy'de farklı takımlarla beraberlik ve mağlubiyeti var. 

Fenerbahçe maçın başında Robin V.Persie ile golü bulsa senaryo farklı olacak. Ozan ilk defa iç sahada bu kadar sorumluluk ve aferin alıyor. Volkan topu ileri taşımak konusunda elinden geleni yapıyor. Ancak Fenerbahçe futbol estetiğinden uzak, durağan bir oyun oynuyor. Kötü oynuyor demek haksızlık olur ama renksiz,tatsız tuzsuz bir oyun var ortada. Üretkenlik, gol vuruşu yok. İlk yarı, bu sezonun heba edilen ilk yarılar klasörüne giriyor.

İkinci yarı Diego oyuna giriyor. Tarih 2014-15 ve 2015-16 sezonlarının Diego yüzünden kaybedildiğini yazabilir. Alex sonrası 10 numaralı formayı giyen bir Brezilyalı'dan beklenen ne varsa Diego'da onlar yok. Diego'yu Alex ile kıyas yapmak da hata, Christian Baroni ile yapmalı ama o da Diego'dan 10 gömlek iyi oyuncuydu... Fenerbahçe'nin orta sahasında inisiyatif alıp yaratıcı işler yapan oyuncu zaten yok. Pasların çoğu bir genel kurulda görüş ve temenniler bölümünde laf olsun diye söz almış abiler tadında. 

Takım, geçen yıl gol vuruşu olan 4 forvet + Emre'den, bu yıl gol vuruşu olan 3 forvete düşmüş . Ayağına top gelince ayağa kalkılan adam sayısı zaten azalmış ve dahası Fenerbahçe'de güvenilen dağlar kar kaplı. V.Persie bezgin ve beklenen patlamayı yapacak beden dilinde değil. Yıllarca bir disiplin abidesi M.United'da oynamış Nani bildiklerini unutmuş, plaj futbolunda bile "gerek yok" denebilecek varyeteleri deniyor. İşin kötüsü bu iki oyuncu başta olmak üzere takımda limitleri zorlayarak oynayan tek yabancı Kjaer ! Maç boyunca kaleye atılan şutlar var ama Osmanlıspor kalecisinin uçarak kurtardığı pozisyon yok.

İkinci yarının başında statta net anlayamadığımız ama görüntülere bakınca penaltı dediğimiz pozisyon verilse, Nani'nin kulağına fısıldadıktan sonra Kjaer gidip o golü atsa yazdıklarımız farklı olur muydu ? Olmazdı. Hatta Osmanlıspor Volkan'ın ikramını son dakikalarda geri çevirmese de değişmezdi. Fenerbahçe kendi sahasında bile ağırlığını rakibe kabul ettirebilen bir oyun oynayamıyor !

Ligin bitimine kadar Fenerbahçe ve Beşiktaş'ın puan kaybının sürpriz sayılmayacağı beşer maçları var.

Ligde arkadan gelen takımın üstüne düşen, önündekinden bağımsız düşünebilmek ve her maçı kazanmak. 2005-06'ın Galatasaray'ı, 2009-10'da  Bursaspor'u gibi bazen bu yeterli olur. Bazen de 2010-11'in Trabzonspor'u gibi yetersiz de kalabilir. 

Formülü basit: Limitleri zorlamak.

Bu sezon buradan çevrilmez diyorsanız, zaten haklı çıkarsınız. 
Bu sezon buradan çevrilebilir diyorsanız belki haklı çıkarsınız.
Çevrilebileceğini düşünenlerdenim.  

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder